Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Anayasa teklifinin ardından meclisteki görüşme ve oylamalar sırasında; hiçbirimizin hoşuna gitmeyen, nahoş görüntüler ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda affınıza sığınarak naçizane eleştirilerimi burada yayınlama gereği duymaktayım.
1924 Anayasasından sonra, 1982 Anayasası ile 35 yılın ardından, yapabildiğimiz ilk sivil anayasayı şahsen çok daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde ve tüm kesimlerin mümkün olduğu ölçüde ortak noktalarda buluşabilmesi ile ortaya çıkmasını temenni ederdim. Meclisin, ''anayasa'' gibi sistemimizi değiştirdiğimiz bir teklifde bu hale gelmesini, son derece endişe verici bulmaktayım. Buna paralel olarak, siyasi anlaşmazlıklarda uzlaşma yerine kargaşanın vuku bulması üzerine dikkatlice düşünülmesi kanaatindeyim. Siyasal ayrışma elbette ki demokrasinin bir gereğidir. Buna karşın söz konusu ayrışma ve fikir beyanları hoşgörü içerisinde yürütülmesi gerekilen bir husustur.
''Milletvekili'' kavramı ''millet'' ve ''vekil'' kavramlarının birleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda, ''milletvekilleri'' toplumu temsil vazifesini ifa etmektedir. Bu durumda toplumu temsil eden milletvekillerinin meclis içerisinde ki nahoş görüntüleri aslen toplumun yansıması mıdır? Zannımca ''nahoş durumlar'' milleti yansıtmamakla birlikte, toplumdaki fikir ayrılıklarını bize göstermektedir.
Anayasalar, kanaatimce topluma huzur ve refah sağlanması gayesi ile yapılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, kargaşa içerisinde bahsettiğim refah ve huzurun sağlanması ne derece mümkündür? Söz konusu görüntüler demokratik hoşgörü anlamında; ne Türkiye Cumhuriyetine , ne Türk Toplumuna , ne de Türkiye Cumhuriyeti Meclisine yakışan görüntülerdir. Bu görüntüler yalnızca Türkiyenin demokratik çıtasını değil, toplumsal barışını da tetikleyen görüntülerdir.
Unutulmamalıdır ki; şiddet, saldırganlık, küfür, kimden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun, büyük bir kararlılık ve tutarlılıkla karşı çıkılması gerekilen kavramlardır. Şiddetin sokaklarda görülmesi, hele ki meclise sirayet etmesi kabul edilemez bir durumdur. Söz konusu durumu meşru göstermeye çalışmak günümüz dünyasında kabul edilemez bir husustur.
Sonuç olarak affınıza sığınarak; günümüzde meydana gelen olaylar silsilesinde, payı olan milletvekillerinin, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak şahsen, beni temsil etmediği - edemediği kanaatinde olduğumu belirtmek isterim.
Yazının Kaynağı: https://www.sametcanaslan.com/single-post/2017/01/19/Mecliste-Ya%C5%9Fananlar
Diğer Yazılarım: https://www.sametcanaslan.com
Tarih: 2017-01-25 20:24:49 Kategori: Toplum
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Mecliste Yaşananlar Nedir
1924 Anayasasından sonra, 1982 Anayasası ile 35 yılın ardından, yapabildiğimiz ilk sivil anayasayı şahsen çok daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde ve tüm kesimlerin mümkün olduğu ölçüde ortak noktalarda buluşabilmesi ile ortaya çıkmasını temenni ederdim. Meclisin, ''anayasa'' gibi sistemimizi değiştirdiğimiz bir teklifde bu hale gelmesini, son derece endişe verici bulmaktayım. Buna paralel olarak, siyasi anlaşmazlıklarda uzlaşma yerine kargaşanın vuku bulması üzerine dikkatlice düşünülmesi kanaatindeyim. Siyasal ayrışma elbette ki demokrasinin bir gereğidir. Buna karşın söz konusu ayrışma ve fikir beyanları hoşgörü içerisinde yürütülmesi gerekilen bir husustur.
''Milletvekili'' kavramı ''millet'' ve ''vekil'' kavramlarının birleşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda, ''milletvekilleri'' toplumu temsil vazifesini ifa etmektedir. Bu durumda toplumu temsil eden milletvekillerinin meclis içerisinde ki nahoş görüntüleri aslen toplumun yansıması mıdır? Zannımca ''nahoş durumlar'' milleti yansıtmamakla birlikte, toplumdaki fikir ayrılıklarını bize göstermektedir.
Anayasalar, kanaatimce topluma huzur ve refah sağlanması gayesi ile yapılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, kargaşa içerisinde bahsettiğim refah ve huzurun sağlanması ne derece mümkündür? Söz konusu görüntüler demokratik hoşgörü anlamında; ne Türkiye Cumhuriyetine , ne Türk Toplumuna , ne de Türkiye Cumhuriyeti Meclisine yakışan görüntülerdir. Bu görüntüler yalnızca Türkiyenin demokratik çıtasını değil, toplumsal barışını da tetikleyen görüntülerdir.
Unutulmamalıdır ki; şiddet, saldırganlık, küfür, kimden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun, büyük bir kararlılık ve tutarlılıkla karşı çıkılması gerekilen kavramlardır. Şiddetin sokaklarda görülmesi, hele ki meclise sirayet etmesi kabul edilemez bir durumdur. Söz konusu durumu meşru göstermeye çalışmak günümüz dünyasında kabul edilemez bir husustur.
Sonuç olarak affınıza sığınarak; günümüzde meydana gelen olaylar silsilesinde, payı olan milletvekillerinin, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak şahsen, beni temsil etmediği - edemediği kanaatinde olduğumu belirtmek isterim.
Yazının Kaynağı: https://www.sametcanaslan.com/single-post/2017/01/19/Mecliste-Ya%C5%9Fananlar
Diğer Yazılarım: https://www.sametcanaslan.com
Tarih: 2017-01-25 20:24:49 Kategori: Toplum
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx